8 Haziran 2009 Pazartesi

Viyana - Bölüm I

Yaşadığımız kenti biraz anlatalım bakalım, bu yazı 8 Nisan 2008 tarihinde www.akilane.com isimli sitemizde yayınlanmak üzere tarafımdan kaleme alınmıştır.

Viyana orta Avrupa' nın ortasında yer alan iki kere kuşattığımız bir kere bile alamadığımız, kimilerine göre Avusturya' nın bana göre dinlemiyor olsam bile klasik müziğin başkenti. Nedense kışın gördüğümde yazlarının bile karanlık ve soğuk olduğunu düşündüğüm ama yazın gördüğümde yanıldığımı anladığım bunaltıcı derecede rutubetli olabilen kısa yolculuklarla Prag, Bratislava, Budapeşte ve Zagreb' e ulaşabildiğiniz dolayısı ile feth edilmesi neden önemli sorusunu belkide bu sayede anlayabildiğiniz bana göre her şeyin ortası İstemeden iyi bir tabir yakaladım burası hakikaten her şeyin ortası kahveler ne sıcak ne soğuk, kekler ne tatlı ne ekşi, insanlar ne yakın ne uzak, ne kadar insacılsa o kadar ırkçı, ne kadar kibarsa o kadar soğuk kaba tabir ile tavşan boku gibi bir millet ne kokar ne bulaşır.



Viyana tarih süresince gösterdiği varlığı ile pek çok tarihi eseri barındıran turistik anlamda geze geze bitiremeyeceğiniz hele ki o 3 günlük turlar ile anlamsız olacak bir yer, bana kalırsa şehri tam anlamı ile görebilmek için bir hafta kalmak gerekli. Şehir pek çok büyük Avrupa kent gibi bir nehir kenarında ve Avrupa' da belki de en çok kentin kenarına kurulu olduğu Tuna (Donau) kıyısında yer alıyor. Diğer ülke ve şehirleri bilemem ama burada ilçeler numaraları ile anılıyor tipik alman sistematiği işte, halbuki hepsinin ismi var ama adamlar numaralar ile konuşmayı seviyorlar, toplam 23 ilçe var sanırım 24 ncüsünün kurulması planlanıyor çünkü Viyana bir nevii İstanbul tek farkı İstanbul Diyarbakırdan, Viyana Slovakya ve Türkiye' den göç alıyor ilçe numaraları bu ilçelerin kuruluş sırası ile ilintili, 1,2 ve 3. Viyana tabir edilen yerler en eski şehrin bulunduğu bölgeler buradaki binalar çoğunlukla 100 yıllık ama taştan yapılmalarından olsa gerek taş gibiler aslında şehirdeki binalarda genel bir eskilik var zaten her gelen Belediye Başkanı ki burada yönetimde biraz karışık yani Belediye Başkanı ile Kaymakam aynı kişi bir tip eyalet sistemi var, neyse her gelen belediyenin imkanları ile sosyal konutlar inşaa ettirmiş bunların içinde 1925 lerden günümüze kadar uzanan bir yelpaze var. Sosyal devlet tanımının anlamını bulduğu yerlerden birisi bu şehir. Dediğim gibi şehirde genel olarak bir eski havası var ve bu yaz harici zamanlarda şehri biraz kasvetli yapıyor.

Şehircilik anlamında muntazam bir kent ile karşılaşacaksınız, ızgara gibi döşenmiş bizim cadde dediğimiz yerlerin burada sokak, bulvar dediklerimizin cadde olduğunu görünce acaba bu bulvarlar bizde olsa adına ne derdik diye düşünüyor insan ister istemez. Her yere giden tramvaylar onların gittiği ve gitmediği yerlere giden otobüsler, her buldukları ana caddenin altına koydukları metroları ile aptal olsanız kaybolmayacağınız bir de ulaşım sistemleri mevcut ayrıca bunun için almanca bilmekte gerekmiyor sadece nereden nereye gideceğinizi bilin yeter. Turist olarak Türkiye' den buraya gelirken büyük ihtimalle havayolunu kullanacaksınız dolayısı ile şehre erişim imkanlarını anlatmakta fayda var, THY nin ve Austrian Airlines' ın her gün karşılıklı iki seferi var, THY nin de artık Star Alliance üyesi olması ile bu uçuşlar daha da çeşitlenecektir. Şehre erişim için hızlı ulaşım metotları var, bunlar shuttle otobüs seferleri, schnellbahn dedikleri bizdeki banliyö sistemi, CAT (City Airport Train) isimli ekspress tren seferi param çok diyorsanız normal taksi ya da özel olarak çağırabileceğiniz havalimanı taksi servisi gibi seçenekler var, ayrıca U3 metrosunun havalimanına uzatılması içinde çalışmalar var. Peki biz hangisini kullanalım derseniz ben otobüs derim çünkü daha merkezi noktalara giriyor daha doğrusu sizi daha çok seçeneğe ulaştırıyor, schnellbahn ile Süd-bahnhof a da gelebilirsiniz ama pek hızlı bir yolculuk değil, CAT ise her ne kadar ekspres ve hızlı olduğu iddia edilsede sizi sadece U3' ün Wien mitte istasyonuna kadar. Kalacak yer konusunda yine çok çeşitlilik söz konusu, pansiyonlardan tutunda orta halli 3 yıldızlı hoteller, 4 ve üzeri 5 yıldızlı lüks oteller mevcut, pek çok ülkede olduğu gibi burada da gitmeden önce internetten rezervasyonlar yapabiliyorsunuz, merkezin çok dışına çıkmadığınız sürece aslında kaldığınız otelin uzaklığı ile ilgili pek problem yok çünkü muhakkak bir toplu taşıma aracı ile max. 30 dakika içerisinde gezilecek görülecek yerlere varabilirsiniz.

En yoğun gezilecek ve görülecek yer tabii ki 1. Viyana sınırları içerisinde kalıyor, burada ayak üstü gezmek isterseniz bir günde tamamlarsınız ama tam anlamı ile keşfetmek için bir günden fazlasını harcayacaksınız. Gezinize kentin nerede ise merkezi olan Stephan's Platz' dan başlayabilirsiniz, Stephan's Platz daki St. Stephan's Dome yani katedrali muhakkak göreceksiniz, bir kaç yıldır dış cephesi tadilatta yapılan bölümler oldukça göz alıyor değişik süslemeli çatısı tamamen taş işçiliği ile inşaa edilmiş kulesi, gotik/barok karışımı stili ile enteresan bir yapı, duvarlarının dip kısmındaki renk oyunları ise mimarın bir becerisinden ziyade votka/redbull - bacardi/cola karışımlarının eseri buralarda eceli gelen köpekler cami bulamadığı için dome u tercih ediyorlar. İçinde çeşitli ikona ve cam süslemeleri dışında olmazsa olmaz freskler var, bunlardan birinde camdan bakar gibi elinde mimar cetveli tutan adamın katedrali inşaa eden mimar olduğu söyleniyor, yine katedralin içerisinde Osmanlı bayraklı bir askeri yere düşürürerek üzerine çıkmış bir asker resmide var, içerisi bana göre çok kasvetli, hiç aydınlık ve ferah değil ve nedense sıkıcı bilmiyorum ben her gittiğimde kendimi rahatsız hissediyorum belki de kendimi ait hissetmediğim ya da orada olmamın istenmediğini hissettiğim tek yer burasıdır Viyana' da.

Opera binası ve daha pek çok yüzyıllık binanın bulunduğu Operngasse de herhangi bir metro altgeçidine girdiğinizde sizi boylu boyunca uzanan bir yer altı çarşısı karşılar bu çarşının bir ucu KarlsPlatz' a uzanır burada yürürken durmadan birileri size yaklaşıp "brauchst du was?" gibi bir şey diyecektir eğer esrarkeş değilseniz kaale almayın esrarkeşseniz neden Amsterdam' a gitmediniz? Ortalık yerde elinde iğne kolunda serum lastiği ile dolaşanlar görürseniz uzak durun normalde size zarar verecek durumda olmaz ama elindeki iğnenin steril olma ihtimali bence %1 bu sebeple dikkatli olun, bir de neden kimse bunlara bir şey yapmıyor ya da polis niye bu tipler ile sohbet ediyor konusunu kafanıza fazla takmayın çünkü bu kadar zamandır bunun sebebini bende anlamadım, ha bu bahsettiğim yerin çıkışıda karakoldur zaten :) eğer Operngasse' ye indiğiniz yerden yukarıdan KarlsPlatz a inmek isterseniz THY ofisi sol tarafta belki lazım olur, yine hazır Schengeni aldım dur bir bakalım varmı bir şeyler diye buradaki turizm acentelerinin camlarını yoklayabilirsiniz belki günü birlik ya da son dakika bileti ile ucuz bir şekilde başka bir ülkede görebilirsiniz (düşük bir ihtimal ama sonuçta ihtimal ) yine Opera binasına dönersek biz buradan ring caddesi olarakta bilinen yönde sağa doğru döndüğünüzde yolunuzun üzerinde geniş bir bulvar ile karşılacaksınız, biraz ileride yolun sağında Hofburg sarayını göreceksiniz bildiğim kadarı ile burası Habsburg hanedanının kışlık sarayı daha çok Kraliçe Sisi' nin evi olarak biliniyor aynı zamanda burada büyük avlu ve teraça Hitler' in halka topluca ilk hitap ettiği ve Nasyonal Sosyalizm i anlattığı yer, yılda bir gün burada skinheadlerin gösterisi var, tam gününü bilmiyorum ama o günlerde buradan uzak durmanızda fayda var her ne kadar yasak olduğu söylense de bu ülkede Nazi kaynıyor ve yasaksa niye gösteri yapıyorlar bunun adı demokrasi ise ben o demokrasinin ta ortasına diyorum.

1 yorum:

  1. Verdiğiniz bilgiler kapsamlı ve yararlı oldu. Ben başkaları ile paylaşmak makale zorunda kalacak.
    Oteller Viyana - Avusturya

    YanıtlaSil