14 Haziran 2009 Pazar

Bosna Hersek Gezisi - I

Bosna Hersek' e 2007 yılı Mart ayında gitmiştim. Benim için oldukça keyifli, bir o kadar heyecan verici ve de üzücü bir gezi olmuştur. Bu yazıda www.akilane.com sitesinde yayınladığım geniş Bosna Hersek incelemesinden alıntılar yapacağım.

Bosna Hersek Türklere vize uygulamıyor ama sizin yine de İstanbul’ daki konsolosluktan vize alarak gitmenizde yarar var, çünkü Bosna Hersek tamamen Boşnaklardan ya da müslümanlardan oluşmuyor, vize almadan direkt gitti iseniz pasaport ya da migrant polisinin anlamsız alakasız soruları ile karşılaşma (neden geldin, nereden geldin, ne zaman döneceksin vb.) olasılığına hazır olun, sakin olun sinir yapmayın karşınızdaki memur Sırp ya da Hırvat kökenli ise sizi geri göndermekten memnun olabilir.

Sarajevo dan şehre giderken sizi roket, tank, uçaksavar ve otomatik silahlardan çıkmış binlerce kurşun ile delik deşik sosyal konutlar ve evler karşılayacak, bu görüntü tabii ki kente girer girmez en etkileyici olanı ve sanki savaş hiç bitmemiş gibi bir düşünce insanı sarıyor, şehir yavaş yavaş imar ediliyor ama sanırım bu binalar en sona bırakılacaktır, her ne kadar Bosnalılar savaş hakkında konuşmaktan hoşlanmasalarda bu binaların birazda anıt bina havası içinde oturan insanlar var ama duvarlardaki uçaksavar ve roket mermilerinin izleri durumun vehameti hakkında bir fikir sahibi olmanızı sağlıyor.



Bosna para birimi Konvertible Mark, kısaltması KM, halk arasında Kayem olarak tabir ediliyor ve tam olmasa da o tarihlerde 1 liraya aşağı yukarı denk geliyordu, 1€ = 1,90 KM gibiydi yanlış hatırlamıyorsam, TL geçmiyor, euro yu da her yer almıyor alırsa da biraz kaybınız olması normal en garanti yöntem Başçarşı nın bitiminde olduğunu hatırladığım Ziraat Bankası Sarajevo şubesinde ihtiyacınız olacağını düşündüğünüz bir miktar parayı bozdurmak ve yerel para edinmek olmalı, fiyatlar genellikle yemek içme ve giyim konularında Türkiye ile aynı gibi geldi bana, mesela Mostar’ da biraz daha pahalı fiyatlar ile karşılaşabilirsiniz bu da turistik olmasından kaynaklanıyor.



Kalacak yer konusunda çok yardımcı olamayacağım ama bizim kaldığımız yer Sarajevo yani Saraybosna da Hotel Bosna ILICA, şehir merkezinin biraz dışında ama oldukça güzeldi, temiz ve konforlu ama ücretini bilmiyorum (ben ödemedim benim yerime ödediler:S) Başçarşı yani şehir merkezinden otele taksi ile gitmek isterseniz bile yine tam hatırlamamak ile birlikte 12KM gibi bir para tutuyordu, taksilerin sizi dolaştırması ya da fazla ücret alması çok ama çok düşük bir olasılık ayrıca inanın Avrupa’ nın en güvenli şehirlerinden birisi kimse size hişşt demez kolay kolay, geç saatlere kadar şehri gezebilir ve istediğiniz vakitte taksi ile otele dönebilirsiniz , tramvaylar gece 12:00 ye kadar çalışıyor.

Yollar genellikle güzel, dağlık bir bölge olması nedeni ile çok iniş çıkış var ama güzel yollara sahip denilebilir. Doğası ayrı bir güzellik ülkenin büyük çoğunluğu orman arazisi ve kimse buralara site, köşk, villa, kooperatif kurmuyor, her dağın eteğinde inanın bana kocaman ama gerçekten kocaman su kaynaklarından nehirler kaynıyor ve suları içilebiliyor işte bu gerçek bir doğa harikası. Havası kışın soğuk yazın nasıl bilemiyorum ama biz gittiğimizde sıcaktı bizden sonraki arkadaşlar ise yağmura denk gelmiş her halukarda bahar aylarında yanınızda yağmurluk ve şemsiye bulundurun, ülkenin kuzeyinde yağmura ve soğuğa yakalanabilir, güneyinde ise inanılmaz sıcak bir havada güneşlenme ihtiyacı hissedebilirsiniz. İklimi tipik dağlık orta Avrupa ama yeşillikler içindeki bir ülke, baktığınız her yerde alabildiğine yeşillik görmek, her adım başında bir içme suyu kaynağına rastlamak ve buralardan su içebilmek bizim gibi betonarme bir gençlik için oldukça heyecan verici idi.

Gezinize Sarajevo’ dan başladığınızı düşünerek anlatalım. Öncelikle şehirde Osmanlı mimarisi ve küçük bir anadolu kenti havası sizi çok etkileyecek, gezilecek en önemli yer Başçarşı ve çarşı içindeki Gazi Hüsrev Bey Camii ile hemen karşısında yer alan küçük handa bulunan kahvehane, ha bu arada Bosna da çay içemezsiniz, her yerde Türk-Boşnak kahvesi var ve kahveyi kahve olmayan çayı ise çay diyerek istiyorsunuz (pek çok türkçe kelime gündelik olarak kullanılıyor) yanında lokum ve ile gelen bu kahveden bol miktarda içeceksiniz. Bu han içerisinde hemen üst katta savaş sırasındaki örgütlenmenin mimarı ve Aliya İzzetbegoviç' in liderliğinde daha sonra siyasi partiye dönüşen SDH nın lokaline de çıkabilirsiniz, burada genellikle Türk öğrenciler takıldığı için
sıkıntı çekmeyeceksiniz muhakkak sohbet edecek ve geziniz için size ipuçları verecek birilerine rastlarsınız, yine Başçarşıda gezerken Türkçe konuşarak gezen kısa saçlılar burada UN birliğinde görev yapan Türk askerleri :)

Şehrin içinde kısa bir yürüyüş ile rahmetli Aliya İzzetbegoviç’ in kabristanına ulaşabilirsiniz. Muhakkak ziyaret edip bir şekilde bir dua etmenizin ya da hayır ile yad etmenizin iyi olacağını düşünüyorum, burası aynı zamanda bir şehitlik savaşta ölenlerin bulunduğu bir yer olduğu içinde önemli şehri tepeden gören bir noktada, Aliya' nın kabristanı yıldız şeklinde inşaa edilmiştir etrafındaki su ise hilal ve hilal' in ağzı Anadolu' ya doğru bakmaktadır bu da ince bir detay.



Sarajevo merkezde pek çok tarihi yapıda var biraz merkezin dışında kalsada şehri tepeden gören kaleye çıkabilir, nehir boyunca yapacağınız yürüyüşte aslında küçük güzel bir Avrupa şehrinde olduğunuzu hissederek üzerinde bir Sırp gencinin Avusturya Macaristan veliahtını öldürmesi ile 1. Dünya Savaşının başladığı köprüyüde görebilirsiniz, belki Dino Merlin’ e rastlarsınız. Başçarşının bitiminde şehrin anacaddesine bağlantı noktasında bir anıt var, Tito’ nun Sönmeyen Ateşi olarak adlandırılan bu anıtta bir ateş yanıyor ve üzerinde Tito' nun halk ile ilgili bir kaç kelamı var, yazıyı tercüme ettirebilirseniz bölgede Boşnaklara nasıl bakıldığını daha iyi anlarsınız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder